Dikkat spoiler içerir. Spoiler kelimesi “berbat eden” anlamına gelse de sinema terminolojindeki Türkçe karşılığı maalesef yok.)
”Şu dünyada kaç iPhone’luk ömrümüz kaldı. Bunu bulan Steve Jobs bile sadece 4 tane gördü. Şu fani dünyada sizin kaç iPhone’luk ömrünüz kaldı acaba?”
”Ben çalışmaya karşıyım. ihtiyacından fazlası için çalışmak insanoğlunun aç gözlülüğünden başka bir şey değildir.”
Filmin hayatı sorgulatıcı cümlelerinden sadece iki tanesi. Hızlı şehir yaşamını terk ederek babasından kalma güzel bir sahil kasabasında küçük bir kulübeye yerleşen iki üniversite mezunu Mustafa Ali’nin hikayesini anlatıyor. Aslında Mustafa Ali, nirvanaya ulaşmış bilge metaforunu temsil ediyor. Hani şu Ferra’sini Satan Bilge misali. Ve her bilgenin mutlaka bir öğrencisi olur. Bu öğrenci ise İstanbul’un en önemli iş adamlarından Cavit’tir.
Kader ağlarını örer, bilge ile öğrencisini karşı karşıya getirir. Cavit’in satın alarak otel yapmak istediği araziyi Mustafa Ali satmak istemez çünkü paraya karşıdır. Aslında mülkiyete bile inanmamaktadır. Kendisini de arazisinde kiracı olarak görmektedir. Satın almak isteyene burası hepimize yeter gelin birlikte yaşayalım karşılığı vermektedir. Hatta filozofun “Ben meyvelerin tarla sahibinin olduğu fikrine karşıyım. O meyvelerin sahibi ağaçtır.” şahane de bir repliği de var.
Filmin temeli aslında zengin iş adamı Cavit ile Mustafa Ali’nin diyaloglarına dayanıyor. Gündelik işlerinin yoğunluğundan hayatı ıskalayan Cavit’in hayatın anlamının ve sadeliğinin tekrar farkına varmasının hikayesi aslında.
Beni en çok etkileyen muhteşem anlamlı derin cümlelerden, nokta atışı tespitlerden ziyade yaşam dilinin büyüleyici etkileyiciliği. Cavit’i içindeki çocuğa döndüren şey Mustafa Ali’nin söylediği her şeyin on katını bizzat yaşaması ve hissetmesi. Filmin başlarında meczup diye düşündüğü adamın söylediklerini fiiliyata döktüğünü gördüğünde şimşekler çakmaya başlayacaktır. Onun o aşmışlığı, rahatlığı, huzur dolu dünyası her şeye sahip olan zengin ama sağlıksız ve mutsuz birinin başını döndürmeye yetecektir.
Özetle hırstan ve hızdan uzak hayata güzel baktıran bir film. Hayvan pisliğinde bile güzellik gören insan neyi kötü görür ki. Mustafa Ali’den alıntıyla sonlandıralım.
”Bok bir mucizedir. onu iğrenç diye kodlayan modern dünyadır.”
Son olarak filmi izlediğinde canınız tereyağında yumurta çekecek J
Mandıra Enginarı
mühendisin not defteri 